Bazen çocuklara diyorum ya, “Her robotun bir hikayesi vardır.” İşte bugün size, benim de çok etkilendiğim bir robotun hikayesini anlatmak istiyorum. Adı OPI. Aslında tam adı Opportunity, ama ben ona OPI diyorum, çünkü bu isim ona daha sıcak, daha sevimli geliyor. Tıpkı bir çocuğun en yakın robot arkadaşı gibi…
Her şey 2003 yılında başladı. Bilim insanları Mars’a küçük ama akıllı bir robot göndermeye karar verdi. OPI’nin görevi aslında sadece birkaç ay sürecekti. Toprağı inceleyecek, kayaların fotoğrafını çekecek ve “Burada bir zamanlar su var mıydı?” sorusuna cevap arayacaktı. Ama kimse onun bu kadar uzun süre çalışacağını tahmin etmiyordu.
Ve düşünün… OPI tam 15 yıl boyunca durmadan çalıştı! 3 ay diye gönderilen bir robot, Mars’ta 15 yıl boyunca yürüdü, araştırdı, gözlem yaptı. Üstelik bunu zorlu fırtınalara, donmuş gecelere ve kısıtlı enerjisine rağmen yaptı.
Beni en çok etkileyen anlardan biri, OPI’nin son döneminde yaşadığı büyük Mars fırtınasıydı. Güneş ışığı kesildi, pilleri dolmadı. Bilim insanları günlerce onu uyandırmaya çalıştı ama o sessizliğe gömüldü. O son sinyalde, adeta “Ben görevimi tamamladım” diyordu.
Benim için OPI, sadece bir keşif robotu değil. O, bize azmin, sabrın ve görev bilincinin ne demek olduğunu gösteren bir kahraman. Kodları, motorları, sensörleri olabilir ama kalbi sanki varmış gibi hissettiren bir robot. Belki de çocuklara bunu anlatmak için bu hikâyeyi yazmak istedim.
Şimdi kendi atölyemizde çocuklarla yeni robotlar yaparken, onlara bazen şöyle diyorum:
“Kim bilir, belki senin yaptığın robot da bir gün başka bir gezegende 15 yıl boyunca görev yapar.”
Hayal etmek serbest. Üretmek elimizde. 🌍🤖🚀
Sevgilerle,
Ayça Aydın